Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2017 yılına ilişkin üretim yöntemiyle hesaplanan gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Türkiye ekonomisi geçen yıl yüzde 7,4 büyürken yılın son çeyreğindeki büyüme oranı yüzde 7,3 oldu.
Bu oranı yüksek bulan ekonomistler önümüzdeki dönemde de büyümenin süreceğini, ancak daha ılımlı gerçekleşeceğini düşünüyor.
\”Yüzde 4’lük büyüme tahminimizi koruyoruz\”
Halk Yatırım Araştırma Direktörü Banu Kıvcı Tokalı yaptığı açıklamada, geçen yılın son çeyreğinde yıllık bazda yüzde 7,3 büyüyen Türkiye ekonomisinin tüm yılı yüzde 7,4’lük güçlü bir büyüme oranı ile tamamladığını belirterek, \”2016 yılında büyüme oranı yüzde 3,2 ile sınırlı kalmıştı. Özel tüketim ve yatırım harcamalarında iyileşmeye kamu harcamalarının da eşlik etmesi, geçen yılın güçlü büyüme performansında ana unsurlar. Net ihracatın büyümeye katkısı yılın ilk çeyreğinde pozitife geçmesine karşın, sonraki çeyreklerde tekrar ‘eksi’ye döndüğünü, son çeyrekte ise negatif etkinin belirginleştiğini görüyoruz.\” diye konuştu.
Tokalı, dış ticaret verilerinden bu yılın ilk çeyreğinde de, net ihracatın katkısının negatifte kalmaya devam edeceği tahmininde bulundu ve \”Mevsimsel olarak düzeltilmiş büyüme verilerinin son 5 çeyrektir genişleme yönünde olduğunu izliyoruz. Bu yıla ait yüzde 4’lük büyüme tahminimizi koruyoruz.\” diye konuştu.
\”Türkiye ekonomisi için normalleşme zamanı\”
QNB Finans Yatırım’dan Baş Ekonomist Burak Kanlı ise, önümüzdeki dönemin Türkiye ekonomisi için normalleşme zamanı olduğuna işaret ederek, bunun da büyümenin potansiyel büyümeye doğru ılımlılaşması şeklinde olacağını öngördü.
Kanlı, yaptığı açıklamada, iktisadi faaliyetteki güçlü seyir dördüncü çeyrekte de devam ettiklerini vurguladı ve \”Önceki çeyreğe kıyasla yatırımlar bir miktar yavaşlasa da hem özel sektörün hem de kamunun tüketim talebi çok ama çok güçlüydü dördüncü çeyrekte. İhracatın da çok güçlü bir seyir içinde olduğunu görüyoruz. Ne var ki güçlü talep ithalat talebinde son yıllarda görmediğimiz hızda artışa yol açmış durumda.\” diye konuştu.
Kanlı, iktisadi faaliyetin yıl boyunca çok güçlü seyrederek 2017 yılı büyüme oranını yılın başında öngörülenden çok daha yükseğe, 7.4yüzde ‘e taşıdığını ifade ederek, \”Ancak bunun yan etkilerini, yükselen faizler ve enflasyon, adeta uçuşa geçen cari açık ve akran ülke para birimlerine göre zayıf seyreden TL olarak gördük. Önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisi için normalleşme zamanı. Bu da büyümenin potansiyel büyümeye doğru ılımlılaşması şeklinde olacaktır.\” dedi.
\”Sürdürülebilir büyümeye ulaşılabilir\”
Turkey Macro View Yönetici Direktörü İnanç Sözer ise, makroekonomik istikrarı iyileştirmeye odaklanan politika bileşimi uygulamalarının belirginleşmesi ve enflasyonun kısa zamanda tek haneye düşürülmesi halinde, sürdürülebilir büyümeye doğru ulaşılabilecek ve mevcut aşırı değersiz TL’de normalleşme sürecinin başlayabileceğini kaydetti.
İnanç Sözer yaptığı açıklamada, Türkiye ekonomisi hem 2017 yılının son çeyreğindeki yüzde 7,3 ile hem de yıl genelindeki yüzde 7,4 büyümesi ile G20 ülkeleri içinde en hızlı büyüyen ekonomi olduğuna işaret ederek, \”Reel olarak eşsiz büyüme başarısına rağmen, TL’deki belirgin değer kaybı nedeniyle dolar bazında milli gelir 2017’de 2016’daki 862,7 milyar dolardan 851,0 milyar dolara geriledi. Bu durum 2017’de hizmet sektörü yüzde 10,7 ile büyümenin sürükleyicisi olurken, inşaat ve sanayi sektörleri yüzde 9 büyüdü, tarımda ise büyüme yüzde 4,7 ile kısmen sınırlı kaldı.\” diye konuştu.
Sözer, genişlemeci maliye teşvikleri ve ana ticaret ortaklarındaki canlanma sayesinde genele yayılan bir toparlanma kaydedilen 2017 yılının ardından 2018’de beklentilerin bir miktar yavaşlamayla yüzde 4,5 civarında büyümeye işaret etmesinin makul karşılanması gerektiğini belirtti.